Düşünce

“Her Şey Benim Kalbimdir”

“her şey kalbimdir diyorum
ve işte o zaman
ölüme eşitliyorum aklığını”

Bir sandığımın var olduğunu tahayyül ettim. Küçük, oymalı bir sandık ve içinde yirmili yaşlara ait birkaç not. Bazı şairlerden alıntı ve iç muhakemeleriyle geçen yıllar. Sürekli tekrar edilen şarkılar ve şiirler. Bu sandığın kendini ne şekilde imha edeceğini, kimin bakmaktan ve yer tutmaktan sıkıldığı için köhne bir yere terk edeceğini düşünmek istemiyorum. Dünyada hiçbir yere ait olmayan şeylere ne oluyorsa, onun da başına buna benzer şeyler gelecektir en nihayetinde. O sandıktan çıkan bir mektubu bugün elime aldım. Belki de günler ve haftalardır elimde.

(“yağmur yağınca her şey iyiye gidiyor sevgilim” diye bir şiirle başlıyor. Ya da başında besmele mi vardı?  Ki bir yazıya şiirle başlanıyorsa, yazılacaklar dramatize edilmeye açıktır.)

Bu şiir, yıllar önce küçük bir şehrin yağmurlu günlerinde keşfedilmişçesine hatıraları zorluyor. Soğuk ancak soğukluğun içinde olmakla iç titretiyor ve işte o zaman yüzüne çarpan kar taneleri ‘Allah’ın kuluna mesafesi’ oluveriyor. Var olmaya çalışılan yerde, yer tutmaktan kaygılanmak kadar anlamsız bir bütünün içinde yer aldık. Devam ettiğimiz her şeyin esasında hiç olmamış şeyler olduğunu fark etmemiz için birinin bir hata yapmasını bekledik. Masumluğun tartışılmaya kapalı olduğu bir sorguda, aklanmayı aklının ucundan geçirmenin de suçluluğunu sırtlandık. Bir sorunun tek bir cevabı vardır. Sevmek, sevilmenin on gömlek üstündedir. Yolu yürümenin tek şartı ayaklarının olmasıdır. Buradaysam, bu yol içinde neye ne kadar anlam yüklediğimle var olduğumu ve düşüncemi hayra yönlendirmekle mükellef olduğumu kararlaştırmam gerekti. Yolu tecrübe olarak görmenin, bir işi tecrübe olarak kabul etmeden -işte bu rezil kabullenişi reddederek- yola devam etmenin esasında tecrübeyi asla benimsememekle eş değer bir çıkmaza neden olduğunu, o işe o kadar da önem atfetmeden ve o işin ne kadar da seni sen ettiğine kani olduğunda, bir tecrübeye dönüştüğüne şahit olmakla son bulan gerçeklerin varlığına inandım. İşte yol bu inancı perçinledi. Neyi ne kadar tecrübe olarak görüyorsak onu o kadar sıfırlıyoruz demiştim de komik gelmişti. Tecrübe o güzelliğini yitirmişti gözümde. Her gün aklımızın tam olarak neresinden çıktığını bilmediğimiz kurtların bizi kuruntulara boğmak için mücadele vermesi de işte tam olarak bu tecrübeydi. Tecrübe birinden kalan kırıklıkları asla tamir edememenin bir diğer adıydı. Silikleşen tecrübelere dönüşüyorduk. Fakat yine de hatırlanmamak için imha edilen bir günlüğün ilk sayfaları gibi utançla orada durdum. Reddetmenin kabul etmekten daha kestirme yol, inat etmenin akışta olan şeyle mücadele etmekten daha sağlam bir yol olduğuna inanmıştım. Yanılgı burada başladı. ‘Mukavemet ettikçe’ büyüyen olmak bir iltifattan çıktı böylece.

Yazı Denemeleri I

Şiirler: Turgut Uyar, Kalbindir. Alper Gencer, Yağmur Yağınca Durmaz Duası.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.