İkinci Dünya Savaşı Sonrası Değişen Dünya Düzeni
İkinci Dünya Savaşı, 1945 yılında sona erdikten sonra dünyada pek çok şey, eskiye oranla değişime uğradı. Ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi ve askeri alanlarda radikal değişimler yaşandı. Bunlar hiç şüphesiz dünyayı da büyük oranda etkileyen değişimlerdi. Daha önce buradan “Soğuk Savaş dönemini, Yumuşama Dönemini ve çağdaş Türk ve dünya tarihine ilişkin pek çok detayı sizlerle paylaşmıştık. Bu yazımızda ise ikinci dünya savaşından sonra değişen dünya düzeninden bahsedeceğiz. İkinci Dünya Savaşından sonra neler değişti? Dünyada yaşanan gelişmeler nelerdi? Detaylarına inmeden genel bir panaromada bu tabloyu işleyeceğiz.
Soğuk Savaşın Başlaması ve SSCB-ABD Gerilimi
Berlin’in işgalci kuvvetler tarafından paylaşılması sorunu, başta ABD ile SSCB’nin arasının bozulmasına neden oldu. 1950’lerin sonuna doğru Almanya, Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldı. Sovyetler’in başını çektiği komünist cephe ile ABD’nin öncülük ettiği kapitalist cephe arasında uzun süren bir soğuk savaş dönemi başladı. Gerek siyasi gerek teknoloji gerekse askeri anlamda çift kutuplu sistem, kendini pek çok alanda hissettirdi.
Çift Kutuplu Sistem ve Teknolojik İlerlemeler
Çift kutuplu yeni dünya düzeninin, en önemli pozitif katkılarından biri hiç şüphesiz teknoloji ve bilimin ilerlemesi olmuştur. Özellikle uzay konusunda Amerika Birleşik Devletleri ve SSCB arasındaki rekabet, müthiş bir seviyeye ulaşmış ve günümüz bilgilerinin temelini atmışlardır.
Mega Kentlerin Ortaya Çıkışı ve Tüketimin Artması
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, dünya düzenini değiştiren en önemli olgulardan biri, büyük şehirlerin yaygınlık kazanması ve şehirlerin kozmopolit bir yapıya sahip olmasıdır. Tüketimin artması ve tüketim çılgınlığının yaşanması, dünya düzeninde önemli gelişmelerden biriydi.
Ekonomik İşbirlikleri
İkinci Dünya Savaşı, milletlere çok önemli bir şeyi öğretmişti: Güven. Elbette güven kavramı, gerçek anlamından uzak bir çerçevede değerlendirilmeli. Burada güvenden kast edilen, devletlerin birbirleri ile ilişkilerinde ekonomiyi devreye sokmalarıdır. Karşılıklı güveni diplomasi ile sağlayamayan devletler ekonomi ile başarmayı amaçlamışlardır. Örneğin Avrupa Birliği, bu konuda ayrı bir öneme sahiptir.
Kültürel Küreselleşme
Artan iletişim ve teknoloji sayesinde yerel kültürlerin globale açılmalarının önü açılmış, lokal kültürler, dünyanın herhangi bir yerinden taklit edilir veya bilinir hale gelmiştir. Kültürel küreselleşmenin en tahmin edilemez boyutu, toplumların hazır olan ve çabuk tüketilebilen, trendlere bağlı ve odak noktası “tüketmek” olan bir yaklaşım ortaya çıkarmıştır.
İkinci Dünya Savaşı, kolektif güvensizliği artırmış fakat devletler sürekli olarak “potansiyel” bir tehlikenin farkında olarak savunma sanayilerini geliştirmeye çalışmışlardır. Bu anlamda Nükleer güç, devletlerin önemli kozlarından biri haline gelmiştir.
Bilginin Yayılması Hızlandı
Özellikle Yumuşama döneminde internetin insanların hayatına girmesiyle bilginin yayılması ve daha çok kişinin çok fazla bilgiye sahip olması, uzmanlık kavramını da ortaya çıkarmış oldu. Bilgi, günümüzün en kıymetli hazinelerinden biri oldu. Hatta bilginin kutsallığına inanan “dataizm” akımı bir moda olmaktan ziyade “inanç” haline geldi.
Kısacası İkinci Dünya Savaşı, dünya ve insanlık tarihinin en önemli virajlarından, dönemeç veya kırılma noktalarından biri olmuştur.