İşi Ehline Vermek Gerekir
Bazı işleri, işin ehline vermek çok önemli. Bir bilene danışmak ya da bir bilene sevk etmek bir işin hallolunması adına en iyi yöntemdir diyebiliriz. Ne yazık ki çoğu zaman ‘bilmiyorum’ demeyi bilmiyor ya da demeyi kendimize yediremiyoruz. Herkesin her şeyi bilmesi mümkün değildir ve doğal olan, olması gereken bilinmedik şeyleri bilene sormaktır.
Adres tarif ederken de matematikte bir formülün izahında da bu böyle. Ne olursa olsun bir bilgi vermek bizim hoşumuza gidiyor. Millet olarak bu hastalığa tutulmuş durumdayız. Bunun ne gibi yararı var? Aslında hiçbir yararı yok. Nitekim bilinmeyen bir konu hakkında tahminde bulunmak ya da zihinde olanlar üzerinden yorum yapmak bazen kötü sonuçlara sebep olabiliyor.
Yanlış bilgilendirme ya da yanlış yönlendirme kimi zaman kalıcı öğretiler ve davranışlara neden olur. Hiç öğrenilmemiş bir bilgi, yanlış öğrenilmiş bir bilgiden daha masumdur. Bazen yanlış öğrenilen bir bilginin ömür boyu unutulamadığı da bir gerçektir.
İşi ehline devretmek, erdemlilik gerektiren bir davranıştır. Bilmiyorum deyip başka birisine yönlendirmek çoğu zaman zul gelir. Halbuki herkes, en iyi yaptığı işi yapsa hiçbir şey kötü olmayacak ama herkes yaptığı bazı şeylerin en iyisi olduğunu iddia ederek kötülüklere sebep olur.
Kötülük, fiili olarak doğrudan bir etki yaratmak değil dolaylı olarak birilerini yanlış yönlendirme, bazı şeyleri yanlış öğretme olarak karşımıza çıkar. Öncelikle hem de aciliyetle düzeltmemiz gereken kötü bir huyumuzdur bu ve çoğu zaman düzeltmeyi kendimize gerek bilmeyiz. Küçük ve önemsiz bir detay gibi görünen bu durum, aslında hiç de küçük olmayan sonuçlar doğurabilir.