DüşünceOrtadoğu

İslami Feminizm Üzerine Birkaç Not II

Birkaç ay önce ‘İslami Feminizm Üzerine Birkaç Not’ başlıklı yazıyı yayınlamamdaki amaç İslami Feminizmin genel bir çerçevesini çizmek içindi. Şimdi ise kendi yorumlarım ve bunun yanında bazı açmazları sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu görüşler belki de birkaç ay sonra kendine bir antitez icat edebilir, o tezleri de sabırsızlıkla bekliyorum.
İslam ve feminizm mümkün mü sorusu sanıyorum hiçbir zaman tam olarak cevaplanamayacak. Örneğin bir kadın için elzem bir gereklilik iken hayatını bu kalıpların içine sığdırmış, konfor alanını çok da değiştirmek istemeyen, karşıt bir görüşle karşılaştığında onun için antitez üretmek ya da geliştirici unsurlar sunmak yerine olduğu -oldurduğu- yerden İslam’ı yorumlayan bazı kesimler için oldukça zor bir çerçeve. Kesimler diyorum çünkü içine kadın ya da erkek fark etmeksizin birçok meslek grubunu da alabilir.

Feminizm gavur icadı kızım, şimdi işte bu batı bizim aklımıza bunları soktu yok liberalizm yok feminizm.. inanmayın kızım böyle şeylere, gelmeyin bu oyunlara. Bizim dinimizde feminizm yok. Kadınlara bak biz de değer veriyoruz, el üstünde tutuyoruz. Hem batı kadına değer vermiyorken biz onu el üstünde tutmuşuz. Hem Allah’ın bize emaneti onlar. Kızım bunlar kafa karışıklığı yapar sizde. Kendi özümüzden ayrılıyoruz bak böyle böyle. Neymiş efendim kadın erkekle eşitmiş, olur mu öyle şey kızım, bak mesela kaldır şu kanepeyi şuradan kaldırabilir misin? bak işte kaldıramazsın. O zaman nasıl eşit oluyoruz? Sen okuluna git gel, oku adam akıllı, ne yapacaksın böyle şeylerle uğraşma

Bu sözleri her hangi bir derste ya da her hangi bir sohbette duyabiliriz. Haklı olması için kuvvetle desteklenen bu sözler biraz kulağa iğneleyici gelebilir. Kadın üzerinden üretilen edebiyatın can sıkıcı olduğunun farkındayım. Bu edebiyatın sadece matbu olarak sunulmadığının, kahvehane muhabbeti niyetine her ortamda önümüze soğumuş bir çay gibi geldiğinin de farkındayım. Bunları belki sonra konuşabiliriz.

Batı temelli bir düşünce olarak ortaya çıkan feminizm kadınların iş hayatına adapte olmaya çalıştığı ve iş gücüne katkı sağlamaya başladığı bir dönemde kendini var etmeye başlamıştır. Bunun tarihini daha önceye çekenler olsa da ‘feminizm’ tanımlaması bu tarihlerden önce kullanılan bir ifade değil. Eşit haklar, eşit ücret ve eşit muamele için yola çıkan kadınlardan mor saçlı genç kızlara kadar uzanan bir hikaye. Mor saç, mor çanta ve mor saat…
Bir ideolojinin peşine düşmek aynı zamanda o ideoloji içerisinde ‘kendi reddettiği’ birçok farklı yönelime de karşı çıkmak demek. Bu da bu düşüncelerin dallanıp budaklanmasına, tek bir çerçevede oturmamasına ve birçok kişi tarafından kendi yönelimlerine göre kullanılmasına sebep oluyor. Feminist olmayı kabul etmek de bu görüş farklılıkları ile de bir nevi savaşmak demek.

Ben aslında feministim ama orada o yanlış anlatılmış. Aslında feminizmin içinde bu yok. Biz pozitif ayrım istemiyoruz, biz eşit olmak istiyoruz. Eşitlik derken mesela ben nasıl inşaatta çalışayım ki, erkeklere daha uygun bir meslek o. Ama ‘şu meslek, kadın mesleği’ demeleri de biraz ağrımıza gidiyor. Kadın mesleği derken mesela? ne demek isteniyor? kadın yapsa yapsa bunu yapar diye mi? Ne kadar iğneleyici değil mi?

Konumuza dönecek olursak, İslami feminizm tartışmaları, bizim ‘seküler feminist’ cenahta çok da bir karşılık bulmamış. Onlara göre bu görüşlerin yan yana getirilmesi imkansız. Ki onlara göre İslam zaten başlı başına kadını ikinci plana atan bir düşünce. Yine bizim İslamcılar da onlara bir karşılık olarak ‘İslam’ın aslında öyle olmadığını’ savunmaya başlamışlar. Aksu Bora’nın burada, İslami feministlerin içerde ve dışarda birçok güçle mücadele ettiğinin altını çizdiğini görebiliriz. İçerde İslamcılara aslında feminist olmadıklarını – ya da seküler feminizmin getirilerini kabul etmediklerini- ikna etmeye çalışırken dışarıda İslam’ın kadına biçtiği değeri kabullendirmek için çabalıyorlar. Birbirinden çok uzak olan iki kutup üzerinde dengede durmaya çalışmak onları da kendi içerisinde ayrıştırıyor.
Feminizmi gavur icadı olarak kabul edenlere karşı Müslümanlığını kanıtlamaya çalışırken, İslami yöneliminden dolayı gerici ilan eden seküler teyzelere de aslında o kadar da geri kafalı olmadığını kanıtlamak için çırpınıyor. Kanıtlamaya çalıştıkça elindeki argümanlar azalıyor. ‘Aslında o ayet öyle değil’ diyerek yeni reform hareketleri başlatırken, buna ne derecede ihtiyaç duyduğunu, kanıtlamaya ve ikna etmeye çalıştığı şeylerle dinini ne derecede yakınlaştırabileceğine dair sınırlar yüzüne çarpıtılıyor. Yine genç kızımızın kendini yakınlaştırmaya çalıştığı taraftan geliyor tabi eleştiriler. Bu yüzyılda ‘İslami feminist kızın yükü’ giderek artıyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.