Sosyoloji

Kanayan Yara: Anadolu’daki Eğitim Eksikliği-2

Anadolu’daki eğitim konusu yabana atılacak bir konu değildir kesinlikle. Anadolu ne ise ülkenin kültürü de, geçmişi de, geleceği de odur. Anadolu’daki eğitim ise geçmişin problemini, geleceğin kaygısını içinde barındırır.

Kırsalların metropol karşısında zayıf kalışı Sanayi Devrimine uzanır ve göçlerle beraber kırsal kente göre geri kalmış ve her konuda kentteki gelişmelerden uzak kalmıştır. Yıllardır bu şekilde devam eden gelenek hiç bozulmadı ve artarak devam etti. Türkiye’nin işsizlikle beraber mücadele ettiği en büyük sorunlarından biri haline gelen eğitim, en çok Anadolu’da hissedilmektedir.

Şimdi, Anadolu’da ne oluyor da eğitim ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Öncelikle tipik bir bozkır ailesini gözümüzün önüne getirelim. Ev ahalisinin durumunu, köy yaşantısının şartlarını ve çevrenin etki alanını değerlendirelim. Hasat vakti gelmeden önce yapılması gereken tonlarca iş var; toprağı sürmek, tarlaları sulamak, daha öncesinde ise yakacak için odun tedarik etmek gerekir. Hasat mevsimi ise tamamıyla bir hengameden ibaret. Yapılacak yine tonlarca iş var; buğdayları biçmek, balya yapmak ya da patozdan geçirmek, buğday tanelerini ambara taşımak ve daha nice iş. Hasat zamanından sonra geriye kalan işler ise çok büyük işler olmamasına rağmen yine de ciddi bir emek isteyen işlerdir.

Ve de şimdi okuyan bir çocuk düşünelim yukarıda saydığım kırsal şartlarında. Okuyan çocuk demek her ne olursa olsun bir kişiden eksik çalışmak demektir. Tarlayı ya da toprağı bilen bilir ki, bir kişi dahi tarlada büyük önem taşır, iş yükünü azaltır. Ve olayı biraz daha abartıyorum: Üç çocuklu bir kırsal ailesi düşünün ki ikisi okuyor ve diğeri de henüz tarlada çalışamayacak derece de küçük. Bu sefer tüm işler anne babada, özellikle babada kalıyor. Tek bir kişinin de kırsal şartlarında köyün işlerini yapamayacağına göre tüm saydığım işler tıkanıyor, aksıyor.

Babasına yardım etmek isteyen çocuklar ise maalesef ki okullarından feragat etmesi gerekiyor. Şunu kabul etmek gerekir ki okumak çoğu zaman boşa uğraş gibi gelir. Özellikle kırsalda. ‘Git babana yardım et’ ya da ‘ne olacaksın sanki’ gibi telkinlerle zihinleri bulanan bireyler en sonunda dayanamayıp çoğu zaman ilkokuldan terk, kimi zamanda liseden terk olarak eğitimlerini sonlandırıyorlar. Yine üzülerek söylüyorum ki bu çok vahim bir durumdur ve asıl vahim olan tek şey bu eylemin yıllar boyunca devam etmesi ve buna somut bir çözümün bulunamamasıdır. Bir sonraki ve son yazımda bu sorunun çözümüne dair şahsi fikirlerimi sunacağım.

Şimdilik hoşçakalın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.