Samimiyet Neden Gereklidir?
Her zamanda biraz samimiyet aranır; her çağda, örneğin gençlik yıllarında samimiyet ararız başkalarından. Ya da yaşlanmaya başladığımızda da samimiyet ararız yine bi başkalarından. Yani samimiyet ömrümüzün her anında, yakamızda olan ve aslında ihtiyacımız olan bir şey. Onsuz mesela yapamayız. Her şeyde; nesnede, insanda, göremediğimiz şeylere olan inançlarımızda dahi bir samimiyet olsun isteriz. Başla türlü yağmış olduğumuz tüm eylemler, inançlar ve düşünceler zoraki yaptırımlar gibidir. Bir süreden sonra artık nefret etmeye, kim gütmeye başlarız.
Mesela bir işte mi çalışıyorsunuz. Elbette parası iyi olsun kısmında herkes bir noktada hem fikirdir. O işte herhangi bir samimiyet göremediğiniz zaman sabah kalkması külfet olur; akşam eve gelmesi, işte çalışması kısaca size işi hatırlatan her tür nesne veya temsilden nefret edersiniz. Mesela bu işe parası iyi diyerek bir yere kadar dayanabilirsiniz, gerçek anlamda bir samimiyet bulamamışsanız. Öte yandan birisine aşık olduğunuz vakit onda bir samimiyet görmüşsünüzdür. Samimiyet olmadan birisini sevemez insan. Muhakkak bir yerlerinde, bir yönünde samimiyet bulmuş ve görmüştür. Örneğin parası için birileriyle evlenen insanların evliliklerine bakın. Mutsuz evliliklerdir çoğunlukla ve elbette arasında istisnalar bulunur. Ekseriyeti böyledir çünkü iki insanın birbirinde gördüğü bir duygu ya da bir samimiyet yok. Metalaştırılmış sevgilerden, evliliklerin yaşandığı günümüz dünyasının en büyük sorunsallarından biri de budur: Samimiyet eksikliği.
Her nesnede, her insanda samimiyet aramak boşuna bir uğraş olacaktır. Samimiyeti bir gün kafanızı kaldırdığınızda bulursunuz; aniden ve hiç beklemediğiniz anda bulursunuz. Samimiyet yumruğu en beklenmedik anda, savunmasız bir yerde yakalar sizi.
Mesela o yüzden insanlar samimi gördükleri insanlardan ayrılmak istemezler. Onlarla bir ömür sürmek isterler. Sevgi gibi aşk gibi ya da ölümsüz dostluklar gibi. Büyük bir samimiyetle hoşçakalın.