Sosyoloji

Sosyolojik Olarak Evlilik Meselesi

Geçmişte yaşanılan bazı olaylar ile şimdi yaşanmayan geçmişteki olaylar arasındaki bağlantının nedenleri bizlere şu anki ve geçmişteki toplumlarda önemli olan ve değer gören şeyleri tek başına açıklamaya yeterlidir. Türk toplumundaki İlişkilerin temelinin yıllar geçtikçe nasıl değiştiğini anlatmak konuyu açıklığa kavuşturmak için önemlidir.

Örneğin toplumumuzda eskiden kız kaçırma olayları sıklıkla yaşanırdı. Baba kızını vermek istemez, erkek ya da kız da evden kaçar yeni bir hayata, maceraya atılırdı. Toplumsal parametrelerin yıllar boyunca tersine döndüğünü düşündüğümüz zaman ilişkilerin dinamiklerinde de büyük değişimler yaşanmış. Mesela ister kırsalda olsun ister kentte “kız kaçırma” ya da “kızın evden kaçması” olayları nadiren yaşanıyor, geçmişte şaşırılmayan bu olay günümüzde tartışılan bir konu olmuş.

Bu durum bizlere ilişkilerin temelinde yatan şeylerin de zaman içinde değiştiğini açıklıyor. Sevgi ve aşık olmanın verdiği istek fakat işin imkansızlığı kişileri “kaçma” eylemine sürüklüyor ve sevginin geri kalan tüm engeller yok edeceğine inanılıyordu. Bu halin tezahürü olarak “kaçma” eylemleri epey fazlaydı. Çünkü temelinde sevgi ve aşk vardı.

Gelelim günümüze, artık temelinde sevgi ve aşk olmayan ilişkilerin yerini temelinde para olan sevgi ve aşklar yer almıştır. Evlilik meselesi artık sadece parasal güçle gerçekleşebilen bir olgu konumundadır. Çok değil bundan 30-40 yıl önceki toplumsal olaylar ile günümüzü karşılaştırdığımızda aslında pek çok şeyin değiştiğini gözlemleyebiliyoruz.

Tartışmalı evlilik programları, evliliğin temelinin aslında neye dayandığı konusunda bizlere önemli kesitler sunmaktadır. Ev, araba, bankada bir miktar para ve gayrimenkullerin varlığı muhtemel bir evliliğin şansını artırıyor.

Evet, maddiyat evliliklerde sorgulanması gereken bir olgudur. Bütünüyle maddiyata dayalı ilişki ve özellikle evlilikler sosyolojik krizlerin, boşanmalarım ve dahi aile içi şiddetin temel sebebidir. Öyle zannediyorum ki her geçen yıl boşanma davalarında artan sayının sebebi sevgi ve evliliklerin temel dinamiğinin değişmesinden kaynaklanıyor.

Mutsuz evliliklerin etrafımızda bu kadar sıklıkla yaşanması bunun en bariz örneklerindendir. Gönüllü ve ideal birliktelikler yerine ihtiyaçsal ve zoraki birliktelikler tercih edildiğinde sonuç kaçınılmaz oluyor.

Kaçırma olaylarının gerçek yüzü aslına bakarsanız budur. Ne olursa olsun kişi, sevdiğiyle beraber olmalı, sevmek zorunda oldukları ile değil. İnsan, dünyaya bir kere geliyor. Tekrarı olmayan dünyada ömrünüzü sevmek zorunda olduğunuz biriyle geçirmek ne kadar korkunç öyle değil mi?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.