Düşünce

Tabelalarda Kalan Bizim

Tabelalardaki ‘Bizim’ yazısı, 90’lı yıllarda moda olmaya başlamış, şimdilerde ise hala demode olmamaya niyetli bir davranış olarak karşımıza çıkıyor. Bizim manav, bizim market, bizim sokak, bizim mahalle, bizim tekel ve benzeri.

Bizim neresinden bakarsanız bakın samimiyet demektir. Bizim sahiplenmek, güvenmek demektir. Küçük esnaf işletmelerinin daha büyükleriyle yer değiştirdiği, orta derece olanların da yine aynı akıbete uğradığı da bir gerçektir.

Mahallenin kimliğini, sokağın alt dinamitlerini yansıtan bu ‘bizim’ kültürü, büyük balık küçük balığı yutar hesabı her gün birer birer yok olup gidiyor. Dünyanın ayni bir kasabaya dönmesi her zaman bir efsane olarak gelmişti bana. Halbuki sadece ‘bizim’ kültüründeki değişimler üzerinden de anlaşılabiliyormuş. Parayı elinde bulunduran bir küçüğünün üzerine çöküp çörekleniyor tabelasına kendi ismini koyabiliyordu. Örneğin Tansaş ‘bizim bakkal’ kategorisinde olmasa bile özellikle İzmirlilerin  gönül bağının olduğu bir kuruluştu. Daha sonra malumunuzdur Migros’u da elinde bulunduran Anadolu Grubu’na satıldı ve tüm Tansaşlar yavaş yavaş Migros olmaya başladı. Aynı şey şu an Kipa marketlere de uğramış durumda.

Mahalle kültürünü ve samimiyeti en iyi yansıtan örneklerden biriydi ‘bizim’ marketler, manavlar. Örneğin veresiye yazdırabilirdiniz ve öyle banka gibi kapınıza dayanmazlardı. Giderdiniz 1 liraya plastik toplar olur onlardan alır patlayana kadar onla oynardınız. Manavdan meyve sebzenizi alır, yaz gelince meybuzunuzu bakkallardan alırdınız. Anıları ayakta tutan mekanlardır. Mekanlar içerlerinde her zaman bir yaşanmışlığı barındırır. Mekan kaybolmuşsa ortadan anılar da yok olmuştur. Bizimler kaybolmuşsa o duygu da kaybolmuştur ortadan. İnsan üzülüyor tabi.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.