Düşünce

Yalnızlık İhtiyacı

İnsanın her şeyden evvel kendi kişisel ihtiyaçları olur ve insan bu ihtiyaçlarını karşılayamadığı zaman sıkıntılarıyla boğuşur. Her şeyi ihtiyaç ve kültür kavramlarıyla açıklayabildiğimizi bir önceki yazılarımızda belirtmiştik. Bu seferki ihtiyacımız yalnızlık ihtiyacı. Yalnız olma, yalnız kalma ve yalnız karar alma ihtiyacı.

Bireysellikten kendini soyutlama ve tamamen münzevi bir yaşam tarzına bürünmek gibi uç örneklerle yalnızlık ihtiyacını her ne kadar ileri boyutlara götürebilir olsak da insanın bazı karar anlarında ve bazı durumlarda yalnız kalma eğilimi ve yalnız olmak istemesi su götürmez bir gerçektir.

Yalnızlık her şeyden önce, bir ihtiyaçtır ve bu ihtiyacın karşılanması, biyolojik, fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçların giderilmesi gerektiği kadar önem arz eden bir ihtiyaçtır. Toplum arasında veya belirli insan gürûhu içerisinde yalnız kalma ihtiyacı daha çok belirgin hale geliyor.

Yalnız kalmaya ve yalnız olmaya eğilim göstermeye en büyük etken güvensizliktir. Başkalarına olan güvensizlik kişinin kendine sarılmasına ve kendi iç dünyasında yeni bir gezegen yaratmasına yol açar. Bazı çevreler tarafından psikolojik bir çöküntü olarak değerlendirilen yalnızlığın aslına bakıldığında “çöküntü” değil bir “tercih” olduğunu söyleyebiliriz.

İnsanım kendinden başka diğer insanların hep bir çıkar içerinde olduğunu hissedip münzevi bir yaşama ulaşma arzusundaki diğer önemli etken ise çıkarın boyutlarının ileri düzeyde olmasıdır. İlişkilerde çıkarın ve faydacılığın bu denli yüksek olması, yalnızlığı tetikleyen bir olgudur.

Yalnızlığın tanımını birçok sanatçı, şair ve yazar gerek detaylı gerekse üzerinde durmadan yapmış ve yazmıştır. Naçizane benim açımdan yalnızlığın şu ana kadar yapılan en büyük tarifi Özdemir Asaf’ın kaleminden çıkan şu dizelerdir;

Yalnızlık yaşamda bir an
Hep yeniden başlayan
Dışından anlaşılmaz
Yalnızlık
Kocaman bir yalan
Kovdukça kovalayan
Paylaşılmaz
Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılırsa yalnızlık olmaz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.