Osmanlı Tarihi

Abdülhamid’e Neden Kızıl Sultan Deniliyor?

1876-1909 yılları arasında tahtta kalan ve Osmanlı Devleti’nin son büyük hükümdarı olan Sultan II. Abdülhamit, kimileri tarafında Kızıl Sultan olarak adlandırılsa da bazıları tarafından da Ulu Hakan olarak adlandırılıyor. Abdülhamid’e neden Kızıl Sultan deniliyor? Abdülhamit’e kızıl sultan yakıştırmasını ilk kim yapmıştır?

Kızıl Sultan, Le Sultane Rouge, Fransız Akademisi üyesi tarihçi Kont Albert Vandal tarafından II. Abdülhamit için kullanılmış bir tabirdir. Abdülhamit döneminde yaşayan Türk aydın ve münevverleri de bu tabiri kendi aralarında kullanmışlar ve Osmanlı Devleti’nin son önemli padişahı olan II. Abdülhamit, bu yakıştırma ile günümüzde bazı kesimler tarafından hala anılmaktadır.

Peki Abdülhamit’e neden kızıl sultan deniliyor? Osmanlı Devleti’nin 19. ve 20. yüzyılda en çok uğraştığı meseleler, genellikle milliyetçilik akımından ve yabancı devletlerin kışkırtmalarından etkilen azınlıkların zaman zaman çıkardığı isyanlar ve bu isyanların bastırılması veya isyanın geniş bir alana yayılmasıydı. Osmanlı Devleti, zaman zaman bu isyanları bastırmış, zaman zaman da Avrupa’nın tepkisinden çekinerek isyanları batırmamıştır.

II. Abdülhamit’e ”kızıl sultan” denilmesinin sebebi de gerek azınlıklar, gerekse kendisine karşı olan muhalifler için bir ”ölüm makinesi” olmasıydı. Aslında Osmanlı Devleti’nin II. Abdülhamit dönemine bakıldığında, bu dönemde (bu dönemin öncesi ve sonrası ele alındığında) kayda değer bir isyan ve ayaklanma olmamıştır. İkinci Abdülhamit döneminde yine kayda değer bir tek savaş olmuştur: 1897 Dömeke Meydan Muharebesi.

II. Abdülhamit, 1876 yılında tahta geçmiştir. Osmanlı Devleti, en ağır şartlı anlaşmayı da yine kendisi zamanında imzalamıştı: Berlin Antlaşması (1878). Fakat 33 yıllık dönemde elle tutulur bir isyan ve Osmanlı Devleti’nin bir isyanı bastırması gibi bir olay olmamıştır.

 

Oysa II. Abdülhamit’ten hemen önce 1868’de Osmanlı Devleti, barbarlığa varan Rumların Girit‘te Türkleri katletmesine son raddeye gelene kadar müdahale etmemiş, devlet en sonunda olaya müdahil olmuştur.

Kızıl sultan yakıştırması, tamamen medyatik bir söylemdir. Fransız Akademisi üyesi bir kişinin söylediği ”asılsız” bu sözü ülkemizin o dönemdeki aydınları kendilerine uygun bulmuşlar ve II. Abdülhamit’e her yönden baskı uygulamışlardır. II. Abdülhamit döneminde Berlin Antlaşması gibi Osmanlı’nın imzaladığı en ağır şartlı anlaşma kabul edilmiş olabilir fakat bu savaş, zaten II. Abdülhamit, tahta oturmadan önce başlamıştı. Kaybedilen savaş ve daha sonra Ayastefanos’un Berlin’e dönüşmesi de siyaseten gerçekleşmiştir. (Detaylı bilgi için Berlin Antlaşması yazısına bakabilirsiniz.)

Kısacası bu söz, II. Abdülhamit Han‘a yapılan bir manipülasyon örneğidir. Tutmuştur. Tutmasında önemli olan faktör ise tüm Osmanlı aydınlarını saran Abdülhamit nefretidir. Bu dönem hakkında detaylı bilgi almak için İstibdat Dönemi başlıklı yazıyı okuyabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.