Halkla İlişkiler

Hofstede’nin Kültür Boyutları ve Halkla İlişkiler Açısından Önemi

Geert Hofstede, özellikle sosyolojik araştırmaları ile ünlü bir bilim insanıdır. Günümüzde ve daha önceki zamanlarda kültürle ilgili olarak pek çok çalışma ve araştırma yapılmıştır. Bunlardan biri de Hofstede’nin kültür boyutlarını açıkladığı ve ”Hermes” adını verdiği çalışmasıdır.

Hofstede, yaptığı araştırmada ülkeler bazında ele aldığı ve uluslararası kurumlarla yaptığı çalışmasında kültürel faktörleri buluyor. Hofstede, ülkelerin kültürleri ile ilgili olarak 4 farklı karakteristik özellik ortaya kouyor. Bunlar:

  • Power Distance (Güç Aralığı)
  • Uncertainty Avoidance (Belirsizlikten Kaçınma)
  • Feminity/Masculinity (Erillik/Dişilik)
  • Individualism/Collectivism (Bireysellik/Birliktelik)

Power Distance

Türkçeye ”güç aralığı” ya da ”güç mesafesi” olarak çevrilebilen Power Distance, kurumlardaki hiyerarşik yapı ve bir kurum içerisindeki hiyerarşik yapıda üst yönetime ne kadar yaklaşabildiğin ve iletişim kurabildiğin ve üst yönetimden ne kadar uzaklaşabildiğin ile ilgili bir faktördür. Üst yönetimdeki güce ne kadar yaklaşılabildiği ile ilgili olan Power Distance, esasen kurumun yapısı ve kültürü ile ilgili bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu da demek oluyor ki kurum kendi içerisinde ne kadar merkezi bir yapıya sahipse güç aralığı da paralel olarak artacaktır. Kurumun merkeziyetçi yapıdan uzaklaşması ve daha demokratik ve daha yayılmacı ve daha yetki/sorumluluk devri yapılan kurum ise o zaman da güç mesafesi azalacaktır.

Söz konusu bu faktör, halkla ilişkiler açısından da oldukça önemlidir. Zira bir kurumun merkeziyetçi bir yapıya sahip olması ya da merkeziyetçi olmaması, kurum içinde halkla ilişkiler çalışmalarının uygulanıp uygulanmayacağını da belirler.

Uncertainity Avoidance (Belirsizlikten Kaçınma)

İnsanlar belirsizliğin hakim olduğu bir yerde belirsizlikten kaçma/kurtulma ve bir otoriteye bağlanma ihtiyacı hissederler. Bu zamanlarda insanlar, kurallara daha sıkı sıkıya bağlanma eğilimi gösterirler. Kısacası insanlar, belirsizliğin hakim olduğu alanlarda kendilerini güvence altına almak için kurallara bağlanır. Özellikle kaos durumlarında insanlar otoritenin gücüne ihtiyaç duyarlar.

Belirsizliklerin üzerine giden şirketler ”risk alan” ve ”inovatif” şirketlerdir. Belirsizliklerin üzerine gitmeyen ve belirsizlikten kaçınan şirketler; daha kapalı ve daha tutucu ve merkeziyetçi karaktere sahiptir. Bu faktör, aynı şekilde toplumlar için de geçerlidir. Örneğin uzun ya da kısa bir kaos dönemi yaşayan toplumlar; otoritelerin açıklamasına bağlı olarak kaostan çıkma yolunu bulurlar. Türkler olarak kaostan çıkmak, bir otoritenin açıklamasına bağlıdır. Çoğu Türk vatandaşında olan yurt dışına çıkma fikri ve çok azında olan ”cesaret” örneğindeki gibi çoğu kişi gideceği ülkedeki belirsizlikten kaçar ve risk almaz. Bu faktör, kurumların kimliklerini de ciddi bir şekilde etkiler.

Feminity/Masculinity (Erillik/Dişilik)

Hofstede’nin kültürel boyutları açıkladığı ilgili çalışmasında en dikkat çekici yerlerden biri de erillik ve dişilik kavramıdır. İnsanlara ait olan özellikler, aynı şekilde kurum ve şirketlere ait özellikler olarak da karşımıza çıkmaktadır. Erillik ve dişilik her ne kadar insana özgü olsa da kurum ve ülke özellikleri olarak da tanımlanabilir.

Feminen özellikleri bünyesinde toplayan insanlarla iletişime geçmek, maskülen karakterdeki bir insana göre daha kolaydır. Feminen kültürlerde koruyup kollama, sahip çıkma gibi ögeler daha ön plandadır. Ayrıca sosyal ilişkilere göre maskülen kültürlere göre daha açıktır.

Maskülen toplumlar ise daha rekabetçi, bulunduğu çevreyi domine etmeye çalışan ve savaşçı bir özelliğe sahiptir. Eril karakter ve dişi karakterler arasındaki fark budur.

Feminen özelliklere sahip olan ve bu özelliklerini sürdüren şirketlerde ”çift yönlü simetrik iletişim” sıklıkla görülür ve bu şirketler çift yönlü iletişimi sürdürmeye gayret ederler.

Her ne kadar bir erkeğin feminen özellikleri olabildiği gibi bir kadının da maskülen özelliklere sahip olma ihtimali vardır. Türk kültürü, içinde feminen özellikleri de barındıran maskülen bir toplumdur.

Individualism/Collectivism (Bireysellik/Birliktelik)

Individualism, ben merkezli ve bireysel bir hayata sahip olan; beraber iş yapmaktan ziyade bireysel hareket eden ve işlerini bireyci bir yaklaşımla yapan kültürlerdir. Kolektif kültürler ise daha çok ortaklaşa hareket etmeye uygun ve komün bir yapıya sahip olan kültürlerdir. Birey, toplumun geneline yansıyan bu iki temel ayrım içinde kendi tutumunu sergileyebilir ancak birey, toplumda ötekileştirilir ve dışlanır ya da zamanla diğerleri ile aynı bir düşünce yapısına sahip olur. Bu fark, kültürlerin zaman içinde potasında erittiği ve deneyimlere dayanan bir olgudur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.