Tarih

Kadızadeliler Hareketi Nedir?

Osmanlı Devleti’nin gerileme ve duraklama dönemine denk gelip devletin otoriter ve ekonomik zayıflıklarından cesaretiyle etkilerini derinden hissettiren, dini hurafelerden temizlemek ve Asrı Saadet dönemine dönmek için faaliyet gösteren, Kuran ve sünnet dışındaki tüm etkinlikleri ve görüşleri reddeden Selefi bir görüşü savunan hareket, IV. Murad, Sultan İbrahim ve IV. Mehmed devirlerinde faaliyet göstermiştir. IV Murat zamanında Kadızadeliler ismini alan bu hareket, Birgivi Mehmet Efendi’nin fikirlerinden etkilenerek oluşmuştur. Devamında Kadızade Mehmet Efendi ve takipçileri tarafından Peygamber sonrasındaki düzene islamı yeniden sokmak istemişler hem o düzene geri dönmek hem de Peygamberden sonra ortaya çıkan adet ve uygulamaları reddederek yeni bir düzen oluşturmak istemişlerdir. İbn Teymiye’den etkilenmiş ve eserlerine de sıklıkla başvurmuşlardır. En önemli temsilcisi olan Kadızadeli Mehmet Efendi, eğitimini tamamladıktan sonra halk tarafından beğeni toplayan bir hoca haline gelmiş ve Ayasofya gibi önemli camilerde dersler ve hutbeler vermeye başlamıştır.

Fakat bu harekatın asıl başlangıcı olarak sayılacak nokta Mehmet Fendi ve ile Abdülmecid Sivasi arasında gerçekleşen münakaşalar neticesinde olmuştur. Çünkü bu tartışmalarda Tasavvufi, ameli, ictimai ve akli meselelerde Kadızadelilerin fikirleri tam olarak ayrışmıştır. Bidat olarak saydığı, zikir, sema, Hızır’ın hayatta olup olmadığı, ezan, mevlit ve Kur’an-ı Kerim’in makamla okunmasının caizliği meselesi, salavatların dindeki yeri, Peygamberin anne ve babasının imanla ölüp ölmediği, Yezid için lanet edilip edilmediği kabir ziyaretinin caiz olup olmadığı, Regaip, Berat ve Kadir gibi kandillerinde cemaatle nafile namaz kılınıp kılınamayacağı ve emir bi’l-ma’ruf nehiy ani’l-münker konusu, inha, tütün, kahve gibi keyif verici ürünlerin caizliği, kabir ziyaretleri, rüşvet, matematik ve felsefenin din dışı olup olmadığı gibi konular ayrılığın en önemli maddelerini teşkil etmiştir. Mehmet Efendi’nin de etkisiyle bütün bunlar bidat olarak nitelendirilmiş, arasında, “Eşyanın tesbihi hal ile mi yoksa kal ile midir?” Tartışması ise padişaha kadar taşınmıştır.

IV Murat zamanında bu tarikatın etkisiyle tütünün yasaklanması ve bazı kahvehanelerin yakılıp yıkıldığının görülmesi ise IV. Murat’ın bu hareketten etkilendiğini göstermektedir. Devamında saraydan ve validelerden de destek alan tarikat saray içerisinde de Çınar Vakası (1656) olayına kadar etkinliğini sürdürmüş IV. Mehmed’in padişahlığında bir müddet tarikat şeyhlerinden Üstüvani Mehmed Efendi ‘padişah şeyhi’ olarak fetvaları belirlemiştir. Yine Kadızadeliler; türbe ve kabir ziyaretleri, cemaatle nafile namaz kılınması, cami ve minarelerin süslenmesi, tavla ve satranç gibi oyunların meşruluğu, Kuran ve ezanın makamla okunması, el-etek öpmek gibi uygulamalara karşı çıkmışlardır. Bu süreler içerisinde tasavvuf ehli olan kişiler için baskılarını sürdürmüş sema, ilahi gibi şeyleri bidat sayma bahanesiyle birçok tekkeyi basarak zarar vermişlerdir. Köprülü’nün girişimleri ve alimlerden aldığı fetvalar neticesinde hareketleri değerlendirilmiş ve son verilmiştir. Fakat zaman zamana bu hareketin etkileri nüksetmiş, etkileri bazı bölgelerde görülmeye devam etmiştir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.