Kendimize Yalan Söylemeyi Neden Severiz?
Kendimizi kandırmayı severiz, beklediğimiz ya da beklemediğimiz olaylar karşısında çoğu zaman kendimize yalan söyleme mekanizmasına sığınırız. Bir çeşit kendimizden uzaklaşma yöntemdir bu. Fakat bu eylemin sıklıkla yapılması insanda ciddi psikolojik problemlere yol açabilir.
Kendimizden kaçmak istediğimiz anlarda, başka limanlara sığınmak, başka birilerinin yanında olmak kimi zaman gereksiz gelir. İşte tam bu anlarda insan, yine kendisine sığınır. Gerçeği bildiği halde, yine de ürettiği yalana inanmak ister. Başkalarında değil, kendisinde başlasın ve bitsin ister tüm gerçeklikleri.
Örneğin birisini sevdiğimizde, ama sevdiğimizi söyleyemediğimizde, bu itiraf edilememişliği başkalarına mantıklı bir şekilde açıklamak yerine, kendimize yalan söylemeyi tercih ederiz. Yalanın kötü bir mekanizma olduğunu düşünürsek eğer, içselleştirilmiş bir yalan, dışa vurulan bir yalandan daha masumdur.
Bilgiyi kendinde saklamak da yalan söylemek kadar kötü bir durumdur. Fakat insan eylemsizlik önyargısı gereği pasif kalmayı, aktif kalmaya tercih eder. Ne olursa olsun, insan en azından kendine karşı sorumlu olmayı tercih etmek isteyecektir. Çünkü yalanlarına birilerinin daha karışması, manen bireyi rahatsız edecek, huzursuz olacaktır.
İnsan, kendisine söylediği yalan üzerinden bir süre geçince, artık o yalana kendisini o kadar çok alıştır ki, yalan doğrunun önüne geçer, galat olur. Bu olgunun sıklıkla tekrarı ise, kişiyi yine huzursuzluğa itecektir. Evet, kendimize yalan söylemeliyiz bazen, hayatı yaşanabilir veya anlamlı kılabilmek için fakat, bu söylemeleri ne kadar çok yaparsak, o kadar içinden çıkılmaz bir hale sokarız. En ideal ölçüt, tatlı olanı, orta olanıdır, her şeyde olduğu gibi.