Siyaset

Neo-Klasik Jeopolitik Nedir?

Klasik jeopolitik teorilerin Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra saldırgan yayılmacılığıyla özdeşleştirilmiş jeopolitik kavramının kendisine yönelik kuşkucu bir yaklaşımın ortaya çıkmasına neden oldu ve uzun bir süre araştırmacılar bu isim adı altında eser ortaya koymaktan kaçındılar. Ancak özellikle Latin Amerika başta olmak üzere Türkiye de dahil bir çok ülkede kavram ulusal güvenlik ve ulusal çıkarın tanımlanmasında ve uygulanmasında kullanılmaya devam etti. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra devletler arası küresel rekabetin ideolojik bir forma bürünmesi jeopolitik yerine jeo-strateji daha görünür olmasına yol açtı. Bu dönemde yapılan çalışmalar jeopolitik kavramına doğrudan atıf yapmasalar da klasik jeopolitiğin kavramsal araçlarına başvurmaya devam ettiler.

1971’lerde ise başta Henry Kissinger ve Zbigniew Brizinski’nin yazıları jeopolitik alanda yeniden bir canlanmaya, hatta bazılarına göre bir rönesansın yaşanmasına neden oldu. Bu canlanış içinde devletin hala en temel aktör, uluslararası sistemin yapısının da tıpkı klasik jeopolitikteki gibi anarşik olduğuna yönelik varsayımlar değişmemiş olsa da neo-klasik jeopolitik öncelikle devleti organik bir şekilde ele almaktan vazgeçti. Coğrafi determinizm hakim ilke olmaktan çıkmaya başlasa da neo-klasik jeopolitikte küresel mekan, dost-biz, düşman-öteki, ve tarafsız olarak harita üzerinde şeklen bölünmüş ve ideolojik jeopolitik düşüncenin kök salmasına önemli bir rol oynamıştır. Ancak yinede mekanın siyasi eylemin ortaya çıkmasına öncülük ettiği fikri hala ağırlığını korumaktaydı.

Realist okulla doğrudan epistemolojik bir bağa sahip olan bu çalışmalar, doğrudan devletlerin uluslararası güvenlik örgütlerinin desteğini aldı. Özellikle NATO’nun 1982 yılında Paris’te jeopolitik Enstitü’nü kurmasıyla birlikte uluslararası siyasetin yüksek öncelikli birçok konusu jeopolitik kavramıyla birlikte çalışıldı daha sonra söz konusu enstitünün İngilizce ve Fransızca olarak jeopolitik dergisini yayınlamaya başlamasıyla Mackinderci klasik jeopolitiğin ana kurgusunu oluşturan mekanın stratejik önemi ve doğal kaynaklara ulaşım gibi araştırmalar hız kazanmaya başladı. Bu dönemde ekonominin askeri gücün önüne geçen bir unsur olarak uluslararası siyasetin yönünü değiştirmeye başlaması ise doğal kaynakların jeopolitiğine dikkatler kayarken aynı zamanda jeo-ekonomi jeopolitiğin ikiz kardeşi konumuna gelmeye başlamıştır. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ise stratejik düzeyde jeopolitik çalışmaların kapsamını oldukça genişletmiş, bir çok ülkede ne klasik jeopolitik çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bugün bir çok jeopolitikçi bu kategori altında çalışmalar yapmaya devam etmektedir. Tıpkı klasik j. eopolitikte olduğu gibi neo klasik çalışmalar da devlet siyasetine ve yönetici seçkinlere yön vermeye çalışan problem çözücü yaklaşımlardır. Özünde jeopolitiğin kendisine yönelik bir eleştirisi olmadığı gibi küresel siyasetin güç merkezli ve güvenlik öncelikli yapısını coğrafi kavramlar ve temsiller üzerinden doğallaştırmaya çalışır.

Konuyla ilgili olarak;

Klasik Jeopolitik Nedir?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.