Siyaset

Devlet Nedir? Devletin Görev ve Sorumlulukları Nelerdir?

Devlet sabit bir tanımı olan, bir kavram ve olgu değildir. “Tartışmalı” bir kavramdır. Bir görüş, devleti yaşanabilecek tek siyasal örgütlenme biçimi olarak görürken, diğer bir görüş devleti baskı ve sömürü aracı olarak ele alır. Yine de, bir devletin temel özelliklerini betimleme yoluyla belirleyebiliriz. Devletin ne olduğunu Devlet Nedir? Uluslararası İlişkilerde Devletler adlı yazımızda açıklamıştık. Bu yazımızda ise devletin fonksiyonları nelerdir? Devletin görevleri nedir? Devletin özellikleri nedir gibi soruları yanıtlamaya çalışacağız.

Devletin Asli İşlevi

Evrensel Korunma Güdüsü çerçevesinde insanlar her yerde fiziksel tehlikelerden korunmanın yollarını ararlar. Korunma içgüdüsü her ne kadar aynı olsa da, her insan için bu ihtiyacı giderecek araçlar farklıdır. “Güvenlik” ancak kolektif olduğunda sürekli ve etkin olabilir. İnsanların bireysel olarak sağlayamayacakları güvenlik, grup tarafından sağlanmalıdır. Güvenlik ihtiyacı sürekli olduğundan, grubun bu ihtiyacı karşılama yöntemi, sürekli uygulanması gereken usul ve uygulamalar üretir. Bu usul ve uygulamalar, tekrarın etkisi ile bireyler tarafından kabul edilir ve daha sonrasında biçimsel örgüt sıfatını kazanır. Yani “kurumsallaşır”.

Devletin Çekirdeği

İnsanlar ne zaman alıştıkları çevreden ayrılıp yeni bir çevrenin tehlikeleri ile karşı karşıya kalsalar, toplumsal bağ yeniden oluşturulmak zorunda kalır. Bu nedenle insanların temel siyasal ihtiyacı korunma ve güvenlik için kamusal örgütlenmedir. Devlet ve toplumun bir arada büyümesi gereklidir. Toplumun iskeleti olan siyasi kurumlar yaratılmadıkça toplum, şekilsiz ve gevşek kalacaktır. Bunun yanı sıra, yerleşik ve örgütlü bir toplum içinde itilaf çıktığında, rakip taraflar tarafından devlet parçalanıp ele geçirilmeye çalıştıkça, sıradan halk toplum ve siyaset öncesi karmaşaya gerileyebilir.

Koruma, Düzen ve Adalet

Bireyler, fiziksel güvenlikten fazlasını bekler. Gündelik ilişkilerini yönlendirecek, güvene dayalı minimum bir istikrara ihtiyaç duyar. Bireyler, bunlarla birlikte metalarla olan ilişkilerini düzenlemeye başlar. Kendilerinin ve çocuklarının yaşamlarını garantiye alma işlevi, insanla insanın ve insanın “şeyler”le olan ilişkisini kapsayacak şekilde genişlemiştir. Bu güvenlik çerçevesi “Düzen”dir. Düzen, anca korunma sağlandıktan sonra mümkündür. Düzenli hayat, yönetim tarafından beslenir. Düzen, barışı sağlama amacıyla ortaya çıkmışsa, yasaya ve onu güçlendirme gücüne sahip birimlere dayanması gerekir. Düzen, kamu kurumları aracılığıyla etkin biçimde uygulanan yasaların bütünüdür. Düzen, insanların adalet anlayışlarının somutlaşmasıdır.

Adalet, hem yöntemde hem de sonuçta bulunur. Yöntem, adil muameledir. Sonuç, tüm bireylerin ve grupların asli çıkarlarını eşit kabul etmek ve bunların arasında bir uyum kurmaktır.

Güç Kullanım Hakkı ve Tekeli

Bir kurum, işlevine uygun araçlara sahip olmak zorundadır. Bu nedenle devletin elinde “Güç” olmalıdır. Güç kullanma ihtiyacını devlete dayatan, devletin varlık sebebi olan korunma ihtiyacının karşılanmasıdır. Devleti diğer örgütlenmelerden ayıran sorunlar, devletin güç kullanmaksızın devlet olamayacağı gerçeğinden kaynaklanır. Zor kullanmak zorunluluğundan ötürü, devlet gücün kendi tekelinde olmasını ister. Devlet tarafından denetlenmeyen her güç, potansiyel direnç kaynağı ve devletin yapabileceklerinin sonudur.

Resmî Görevliler ve Toplum

Devlet bir soyutlamacadır. Pratikte yönetimin işlerini yürüten az sayıda insandır: Temsilciler, milletvekilleri, resmi görevliler ya da kısaca hükümet. Toplum adına hareket ettikleri bilinen kişilere kendi gücünü emanet etmek, devletin karakteristik özelliğidir. Genel ve özel, resmi ve gayrıresmi, yönetenler ve yönetilenler arasındaki fark bu şekilde belli olur. Aynı eyleme, eylemi yapan insanlara ve kullandıkları yönteme bağlı olarak farklı toplumsal değerler biçilebilir. Yasaların uygulanması topluluk yerine resmi kurumlara dayandığında, toplumsal düzen için hareket eden eğitimli profesyoneller, bireylerin otoriteden bağımsız eylemlerinin yerini alır.

Zor ve Rıza

Koruma, düzene dönüşür ve adalet ile gelişmek ister. Koruma için güç yeterli olabilir ancak düzen yaratmak için iktidar gerekir. İktidar, rıza eklenmiş güçtür. Devlet, örgütlü güce sahip olabilir ve kullanabilir. Bunun sebebi, pek çok insanın ortak kurallar istemesi ve çoğu insanın bu kurallara herkes tarafından uyulmasının istenmesidir.
Herkes uymadıkça kuralların bir anlamı yoktur. Kurallara her zaman uyan ile bazen uyan insanlar arasındaki farkın kapatılması için güce ihtiyaç vardır.

Konuyla ilgili olarak diğer yazılarımız;

Devlet Nedir? Uluslararası İlişkilerde Devletler

 


Yrd. Doç. Dr. Ahmet İlkay Ceyhan

Bu içerik, Yrd. Doç. Dr. Ahmet İlkay Ceyhan’ın Bahçeşehir Üniversitesi’nde verdiği GEP0603 Current Political Issues ders notlarından derlenmiştir. Söz konusu içerik, ders hocasının sözlü onayı ile yayımlanmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.