İnceleme

Orhan Kemal – Baba Evi

İlkokul beşinci sınıfta sınıf öğretmenimin karne hediyesi olarak bana hediye etmiş olduğu, hayatım boyunca unutmayacağım bir kitap: Baba Evi. İlk okuyuşumda henüz 10-12 yaşlarındaydım. Kitabı 2-3 gün gibi kısa bir sürede bitirmiştim. Haliyle de küçük bir romandı ama küçük adamın büyük roman serisinin ilki olan bu kitap, Türk yazınının şaheserleri arasında yerini alacak kadar mükemmel bir kitap. Orhan Kemal, Anadolu insanını en iyi şekilde tasvir eden usta kalemin bu romanında da yine ustalık, hüner, yazarlık ve içtenlik buram buram kokuyor.

Kitap, açlığı, aç kalmanın nelere sebep olduğunu, sizi engelleyen ve içinizde olan şeyleri yapmanıza izin vermeyen kim varsa, ne varsa bir kenara koyup bildiğiniz, uğruna can attığınız şeylerin peşinde koşmanız gerektiğini anlatıyor.

Romanın baş kahramanı olan Çukurova’nın Anadolu çocuğu, babasının memuriyetinden dolayı memleketinden Beyrut’a oradan da tekrar Anadolu’ya, Adana’ya göç eden, içindeki umudu hep diri tutan bir genci anlatır.

Hayata dair sevinci, umudu ve umut etmeyi mükemmel bir kurgu ile anlatan Baba Evi, okuyucuya “karın doysun da geri kalan her şey yoluna koyulur” düşüncesini aşılar.

Beyrut’ta kardeşi ve diplomat babası ile açtıkları lokantanın işleri kötü gitmiş, baba hastalanmış, para bitmiş ama umut bitmemiştir. Aşk vardır, heves ve gençlik; tutku ve istekler vardır.

Ve tüm bu umutlar, küçük adamı tekrar Adana’ya, o çok sevdiği top oyununu rahatça oynayabileceği yer olan Çukurova’ya o aziz ve mümbit coğrafyaya getirir.

Hovarda bir yaşam sürer ama rahattır, sıkıntısı yoktur. Karın tokluğuna maçlara gider, aldıkları parayı da yolda yer bitirirlerdi. İşte yine öyle bir maçın arefesinde açlık ile öyle bir diyalog geçer ki insanın unutması mümkün değildir:

Ne yapayım sıcaktan geberiyordum, dayanamadım.
Mektubu postaya atmamış, pul parasıyla ayran içmiş.

Ey Açlık!

Seni midemde, iliklerimde, kanımın küreyvelerinde duydum. Ve sen, benim Şefik ve Rahim olan soyum -insan soyu- sen ebedi tokluğu fethedeceksin!

 

Bana dünya üzerindeki açlığı ve açlığın insan psikolojisi ve davranışları üzerinde etkisini anlatan en iyi bölüm Orhan Kemal’in Baba Evi’nin son sayfasında gizlidir.

Nedense bu kitap, bana hep yaz mevsimini ya da yaza ramak kala günlerdeki tatlı esen rüzgarları anımsatır. Bir huzur, rahatlama hissi ve mutluluk gelir aklıma.

Bir insana umut aşılamak istiyorsanız bu kitabı okumasını önerin.

Avare Yıllar ve Evlerden Biri adlı romanları, Baba Evi’nin devamları olan romanlardır. Fakat içlerinde en beğendiğim ve en unutulmaz olanı Baba Evi’dir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.