Dini

Zekat ve Sadakalar

Bu yazıda zekat vermenin ve sadakanın ne kadar önemli konular olduğundan bahsetmeye çalıştık. Zekat nedir?, Zekat kimlere verilir? gibi sorulara cevap bulabilmek için önceki yazımızı okuyabilirsiniz.

Zekat ve sadakanın sünnetleri;

Zekat malın kalesidir. Zekat Kuran-ı Kerim’de namazla beraber zikredilmiştir. Namaz ve zekat ibadetlerinden yalnız birini yerine getirip diğerini ihmal etmek olmaz. Her ikisi de eda edilmelidir.
İçine sadakanın karıştığı mal helak olur.
Sünnet olan, idarecinin, zekâtı zenginlerden alıp fakirlere dağıtacak kişiler tayin etmesidir.
Zekat toplayan vazifeli, Allah yolunda cihat eden gazi sevabı alır. Zekat toplamaya memur olan vazifeli, zekâtı, çok kıymetli veya çok değersiz mallardan değil, orta değerli mallardan almalıdır.
Mal sahibi zekâtı vermek için bir ay tayin eder ve o ayı geçirmez. Zekatı, aşırı cimriliği def ettiği için sevmeli ve zekâtı verirken gönlü hoşnut olmalıdır. Zekat toplayıcı memur zenginlerin zekatlarını yanlarına giderek alır onları yanına çağırmaz. Zekâtı getirip verdiklerinde onlara hayır dua eder.
Nafile sadakalara gelince, bunlar, ateşin suyu söndürdüğü gibi günahları söndürür. Yetmiş tane kötü akibeti def eder.

Hadis şerifte: “Geçen üzüntüleri ve gelmesi muhtemel sıkıntıları sadakalarla telafi ediniz. Böyle yaparsanız Allah sizin kötü halinizi giderir, düşmanlarımıza karşı size yardım eder, şiddet ve sıkıntı anında ayaklarınıza sabit kılar.” buyrulmuştur. Diğer bir hadisi şerifte: “Kendisinde şu üç şey bulunan kimse nefsinin cimriliğinden (hırsından) korunmuş olur: Zekatını severek veren, misafire ikram eden ve beklenmeyen felaket anlarında cömert davranan kimse.” buyrulmuştur.
Zekat ve sadakanın verirken acizlerin ibadet etmelerine yardımcı olmaya niyet eder. Zekat ve sadaka malının en güzelinden vermelidir. Zekâtı, vera ve takva sahibi, iffetli, istemekten çekinen müminlere verir. Zekat ve sadakayı bir kimse istedikten sonra ona verse, -bu isteyen kimsin olursa olsun- bir beis yoktur. At üzerinde de gelse, bağış isteyenin hakkını vermelidir. Güler bir yüz, tatlı bir söz veya az bir şey yemekle de olsa, bağış isteğini geri çevirmez. Sadakayı ancak kendisinin ve ailesinin ihtiyacının artanından verir. Kendisinin ve ailesinin rızkından vererek sadaka da haddi açmaz.
Sadaka vermekte acele etmeli, böylece gelecek belaları def etmelidir.
Sadakayı gizli verir ve onu ilan etmez. Verdiği sadakanın sevabını, vefat etmiş anne ve babasına bağışlar.
İsteyenin kapısından kovmaz. Eğer kovarsa cehennemde bin sene azap görür. Sadaka verecek bir şey bulunmadığında: Allah bize de, sana da rızık versin der. Bağış isteyenin isteğini reddetmez. Az da olsa bir şey vererek veya vermeyecekse güzelce, tatlılıkla geri çevirir. Kapısına bağış isteyen birinin gelmesini fırsat bilmelidir. Selef-i salifin, kendilerine bağış isteyen bir kişi, misafir veya ziyaretçi gelmediği zaman, bunu kendileri hakkında bir kusuru olarak görürlerdi.
Bağışta bulunduğu kişiye, verdiklerini sayarak başına kalkmaz. Sadaka verdiği fakirden bir karşılık, teşekkür ve methedilmeyi beklemez. Bağış isteyene bunu vasıtasız, bizzat kendi eliyle verir. Barış isteyenler arasında kalbinin merhamet ettiği kişiye sadaka vermeyi fırsat bilmelidir. Çünkü kalbinin ona karşı merhamet hissetmesi o fakirin gerçekten muhtaç olduğunun alametidir.


Fakirlere malından, sadaka için seçip ayırdığını verir. Bu ayırdıklarını kendi malı arasında tutmaz. Sadakayı kanaatkar mümine vermelidir. Kanaatkar olan kişi, kendisine verilenden fazlasını istemeyendir. Başkasından almayı hoş görmediği malı sadaka olarak vermez. Sadakayı kendisi için seçtiği şeylerden vermelidir. Sadaka olarak verdiği şeyi, karşılığında bir şey vererek satın alarak veya kendisine hibe etmesini isteyerek geri almaz.
Verdiği sadakayı fakirin başına kakmaz. Az da olsa yanında olan şeyi hakir görmemeli, gücü yettigi kadar vermelidir.

Sadakanın Çeşitleri

Sadaka, tek nevi değildir. Çeşitleri vardır ve bunları fırsat bilmelidir. Yolunu kaybetmiş kimseye yol göstermek sadakadır.
Yoldan eziyet veren şeyi kaldırmak sadakadır. Dilinde tutukluk olan kimseye başkasına bir şey anlatırken yardımcı olmak da sadakadır. Sadaka diye niyet edilen her işe sadaka sevabı verilir: Sübhanallah, lâ ilahe illallah, Allahuekber demek, haram işlememek için hanımına yaklaşmak, iki kişi arasında adil olmak sadakadır. Bir neyine bir şey yükleyene veya ondan bir şey indirene yardımcı olmak sadakadır. Tatlı söz söylemek, din kardeşinin yüzüne tebessüm etmek sadakadır. Namaza giderken atılan her adım sadakadır. Kendisine ve ailesine yaptığı her harcama sadakadır.

Fidan dikmek veya insanlar, hayvanlar ve kuşlar yesin diye bir şey ekmek de sadakadır. Faydalı bir ilim öğretmek su yolu açmak veya su kuyusu kazmak, cami bina etmek, mushaf vakfı etmek, vefat ettikten sonra kendisi için istiğfar edecek birini bırakmak da sadakadır.

Bütün müslümanlar için istiğfar etmek, Rasulullaha salavatı şerife getirmek de sadakadır. Damızlık hayvanî, kova ve benzeri eşyaları emanet vermek sadakadır. Bir hayvanî, bineği Allah yolunda cihada hazırlamak da sadakadır. İki hasmın arasını düzeltmek sadakadır. Rasulullah şöyle buyurdu: “Allah-u Teala’ya itimat ederek ve sevabını ondan ümit ederek üç şeyi yapan kimseye yardım etmek ve yaptıklarını onun için bereketli kılmak Allah-u Teala’ya hak olur: Kölesinin azat olmasına çalışan, evlenen ve ölü araziyi canlandıran kimse.”

En Faziletli Sadaka

Sadakaların en faziletlisi, akrabaya verilendir bundan daha faziletlisi ise, kendisi ile muhabbeti ve akrabalık bağlarını kesen, düşmanlık besleyen akrabasına vermektir. Sağlıklı iken verilen sadaka, hasta iken verilen sadakadan daha faziletlidir. Sadakanın en faziletlilerinden biri de fakirin gönül hoşluğu ile verdiği sadakadır. Sadakanın hayırlısı zenginin gönlü hoş olmadığı halde, nefsini kahve ederek verdiği sadakadır.

Zenginin muhtaç olduğu anı fırsat bilmelidir. Zengin muhtaç olduğunda ona bir dirhem sadaka vermek, başkasına yetmiş dirhem sadaka vermekten daha üstündür. Ödünç vermek sadakadan onsekiz kat daha faziletlidir. Zira ödünç verilen para, ihtiyacı olana gider. Oysa sadaka bazen ihtiyacı olmayana da verilmiş olabilir.

Müslüman kişi; Oruç, sadaka ve benzeri şeyleri yapmayı adamamalıdır. Zira bunları yerine getiremezse zimmetinde borç olarak kalır. Dilenmekten kaçınmalıdır. Çünkü dillenmek, kazanç yollarının en son başvurulacak olanıdır. Bilhassa bir gecelik yiyeceği veya sabah ya da akşam yemeği olursa dilenmemelidir. Gücü kuvveti yerinde, uzuvları tamam, çalışıp kazanabilecek olan kişi de dilenemez.

Muhtaç olduğu halde durumunu kimseye bildirmeyip, ihtiyacını Allah-u Teala’ya ulaştıran kişiye Allah-u Teala helalinden bir senelik rızık kapısı açar. Bazen dilenmeye ruhsat verilmiştir. Bir afet sebebiyle malı helak olan iki kabile arasında çıkan bir harpte sulh sağlamak için bazı maktüllerin diyetini üzerine alıp borçlanan kimse, çok fakir olan kimse ve altından kalkamayacağı kendisine ağır gelen bir diyeti ödemesi icap eden kimse için dilenmek helal olur.

Dilenmesi caiz olan kişi, ihtiyacını idareciden, salih kimseden, hamili Kuran’dan, zengin olduğu için veya çok zengin olmasa da cömert olduğu için veren İhsan sahibi kimseden ister. İstemediği ve haiz olmadığı halde kendisine bir şey verilirse onu alır. Zira bu Allah-u Teala‘nın ona gönderdiği bir rızıktır. Allah-u Teala’nın verdiği rızkı reddetmez.
Bir şey isterken ısrar etmemeli karşısındaki insanı usandırmamalıdır. İsterken elinden geldiği kadar yumuşaklıkla istenir.

Kadının, kocasının evinden bir şeyi israf etmeden sadaka vermesin de mahsur yoktur. Takva sahibi olan kimse, zekat, fitre ve adak gibi farz ve vacip sadakaları almaktan kaçınır. Çünkü bunlar insanların kirliliğidir. Her takva sahibi Al-i Rasul’dendir. Rasulullah‘ın ehl-i beytinin ve alinin sadaka alması ise caiz değildir.

Fakir, kendisine sadaka olarak verilen bir şeyi başkasına hediye etse, bundan yemenin mahsuru yoktur.

Teknolojik Deli

Montaigne'e çıraklık yapıyordum, kovuldum. Biraz okuduktan sonra neden kovulduğumu anlayacaksınız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.