Düşünce

Heyecan Neden Önemlidir?

Ne kaybedersen üzülürsün diye sorsalar hiç şüphesiz “heyecanımı” derdim. Heyecanımızı kaybetmek, hayatın sizde yaprak kımıldatmayacak derecede akıp gitmesi demektir. Öyle tuhaf bir duygu ki heyecanın kaybolması, insanın ne sevesi, ne gülesi, ne gezesi ne de bir şey yapası geliyor. Tamamen dış dünyadan kendini soyutlama evresi, içe dönüklük ve münzevi bir yaşam tarzı. Heyacan önemli, değeri muntazam bir duygudur hasılında.

Dünya batsa umurunuzda değilse, takmıyorsanız kimseyi, örneğin bir işi yaparken sürekli neden o işi yaptığınızı sorguluyorsanız ve işin en ilginç yanı, o işi yaparken azap çekiyorsanız işte o zaman tam anlamıyla heyacanınızı kaybetmişsinizdir.

Sizi ayakta tutacak bir duygu kalmamış mesela öyle düşünmek gerek. Ne kariyer, ne de gününü gün etme, hiçbir şey. En azından günü gün etmede de bir heyecan vardır; işte parayı nasıl harcarız, nerde harcarız gibisinden. Benim demek istediğim nokta, hiçbir şeye eğilim göstermeden, düzenli ya da düzensiz fakat heyecansız, amaçsız ve aynı zamanda şuursuz çalışmak, okumak, anne-babalık yapmak ya da genç olmak.

Yaş, cinsiyet ve eğitim durumu gibi demografik değerlerin herhangi bir önemi yok. İnsan, her ne şartlar altında veya baskısında olursa olsun heyacanını kaybetmemeli. Zira, ibadetler de dünya işleri de heyacan olmadan olmayan meşgalelerdir.

Her şeyden önce insan bir şeyin heyecanını hissetmeli, kendisi o heyecan için çalışmalı, o heyecanı içinde hep diri tutmalı, biten heyecanlar değil, asla bitmeyecek heyecan sahibi olmalı. Heyacan, inanç demektir; yaşama, güzel günlere ya da başka zamanlara…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.