Halkla İlişkiler

Lobicilik Nedir?

Çeşitli çıkar ve menfaat grupları tarafından herhangi bir konuda etkili olmak ve destek sağlamak üzere yasama ve yürütme alanlarında istek ve amaçlarını gerçekleştirmek amacıyla ortaya çıkan faaliyetler ve işler ‘lobicilik’ olarak tanımlanmaktadır. Lobicilik, bir konuda olabildiği gibi belirli birkaç konuda da olabilir.

Lobicilik, devlet tabanlı olmayan sivil toplum kuruluşları tarafından herhangi bir toplumsal konu üzerinde yapılan faaliyetler olarak da tanımlanır.

Lobicilik faaliyetlerinde bulunan kişilere ”lobici” adı verilir ve bu kişiler iyi birer hatip, müzakereci, ikili iletişimi kuvvetli, eğitimli, istatistik ve raporları iyi okuyup analiz edebilen kişilerdir.

Politikacılar ve lobiciler arasında pozitif bir korelasyon söz konusudur. Politikacılar, partilerinin faaliyetlerine fikirsel bir taban bulmak ve halk nezdinde bu politikaların meşru bir zemine taşınmasını sağlamak için lobicilere ihtiyaç duymaktadır. Yine aynı şekilde lobiciler de yasama ve yürütmede etkin rol oynamak için siyasetçilere ihtiyaç duymaktadırlar.

Demokrasi ve Lobicilik

Pek çok sosyolog, bilim adamı ve düşünür, lobicilik faaliyetlerinin demokrasiye gölge düşürdüğünü dile getirmiş ve lobicilik faaliyetlerinin karanlık işler olduğunu düşünerek lobiciliği eleştirmiştir. Zira politikacıların lobiciler ile sürekli iş birliğinde olması halkın isteklerini değil kendi isteklerini gerçekleştirmeye yöneliktir. Bu da dolayısıyla demokrasi olgusuyla ters bir durumdur.

Lobiciliğin Tarihsel Gelişimi

Lobicilik faaliyetleri ilk kez Amerika ve İngiltere’de ortaya çıkmış ve bu ülkelerde ilk kez ‘modern’ bir tanıma kavuşmuştur. Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra küresel dünya düzeninin değişmesi, soğuk savaş ve yumuşama dönemlerinin siyasi durumu ve çalkantılı bu süreçlerin ülkelerin ekonomik ve siyasi kararlarına yön vermesi gibi durumlar lobiciliğin devletler arasında ve hızla önem kazanmasına neden olmuştur.

Lobicilik faaliyetleri özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde yaygın olarak görülmektedir. Bunun en önemli nedeni ise devletin yapısından kaynaklanmaktadır. Cumhuriyetçiler ve demokratların ülkedeki en önemli iki siyasi aktör olması ve senatonun varlığı gibi durumlar ülkede lobicilik faaliyetlerinin hız ve önem kazanmasına neden olmuştur.

Lobicilik ilk olarak 1946 yılında Federal Regulation of Lobbiying Act ile yasal bir çerçeve içine alınmıştır. 1975 yılına gelindiğinde ise Amerika Birleşik Devletleri’nde 600’den fazla lobicilik faaliyetinde bulunan şirket vardı. Bu şirketler her ne kadar daha sonra Adalet Bakanlığı’na bağlansa da bu şirketlerin denetimi ve düzeni sağlanamamıştır. 1985 yılına gelindiğinde Washington’da 10 binden fazla lobici görev yapmaktaydı. Özellikle bu tarihlerden sonra lobicilik, demokratik bir toplumun gerekleri arasında yer almaya başlamıştı. Aynı zamanda lobicileri ile ünlü Washington’da neredeyse tüm lobi şirketleri K Caddesi’nde yer almaktadır. Günümüzde lobicilik faaliyetlerine ayrılan para 2 milyar doların üzerindedir.

Lobicilik sadece siyasi ve ekonomik amaç ve temeller üzerine değil aynı zamanda bilim, kültür, sanat ve daha pek çok alanda uygulanan bir çalışma alanı haline gelmiştir.

Avrupa’da Lobicilik Faaliyetleri

Lobicilik, Avrupa’da daha çok baskı grupları ve dernekler şeklinde ortaya çıkmış; Amerika’daki gibi profesyonel bir şekilde gelişim göstermemiştir. Avrupa Kömür Çelik Topluluğunun kurulduğu 1951 Paris Antlaşması ve Avrupa Parlamentosuna kadar olan süreç, Avrupa’da lobiciliğin ilk aşaması olarak karşımıza çıkar. Bu dönem, daha çok profesyonel olmayan şirketler ve dernekler aracılığıyla yapılan dönemi içermektedir.

İkinci dönem ise Avrupa Parlamentosunun 1979 yılında halk oylaması ile seçilmesi ile Beyaz Kitabın yayınlandığı 1985 yılına kadar olan süreci ifade etmektedir. Üçüncü ve son aşama ise Beyaz Kitabın yayınlandığı 1985 yılından 1992 Roma Antlaşması ile oluşturulan ‘ortak pazar’ fikrine kadar olan süreci anlatmaktadır. Günümüzde özellikle Belçika’da 15 bin lobi grubu olduğu tahmin edilmektedir.

Türkiye’de Lobicilik Faaliyetleri

Gerek Osmanlı Devleti gerekse İslamiyet öncesi Türk devletlerinde herhangi bir lobi faaliyetlerine, profesyonel anlamda, rastlanmaz. Ancak Osmanlı Devleti’nin özellikle dağılma ve parçalanma süreçlerinde Ermeni ve Rumlardan meydana gelen pek çok lobi grubu olduğu bilinmektedir. Yahudilerin de lobicilik faaliyetlerinde Rum ve Ermeniler ile birlikte etkin olduğu bilinen bir gerçek.

Türkiye’de ilk modern lobicilik faaliyetleri Cumhuriyet’in ilanından sonra gerçekleşmiştir. Amerika’daki Türk Teavün Cemiyeti, 6 Ağustos 1923 yılında imzalanan Dostluk ve İş Birliği Antlaşması’na Rum ve Ermeni lobilerinin karşı çıkması ve ‘Lozan Antlaşmasına Hayır’ kampanyasına karşı olarak bir çalışma başlatmış ve ”Özgür İnsanlar Ülkesinin Liderlerine” başlıklı İngilizce broşürleri Amerikan Kongresi üyelerine dağıtmışlardır.

Bu cemiyet, Türkiye’de lobicilik faaliyetlerinin başlaması bakımından önemlidir. Bu cemiyeti daha sonra TRT, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Anadolu Ajansı ve Dış İşleri Enformasyon Müdürlüğü gibi kurumlar takip etmiş ve söz konusu kurumlar çeşitli lobicilik faaliyetlerinde bulunmuştur.

Türkiye’de ciddi anlamda ilk modern lobicilik faaliyetinin başladığı olay ise 1981 yılında devlet desteğiyle Amerika’da Türkiye’nin çıkarlarını korumak amacıyla Amerika menşeli bir lobi firması ile anlaşma yapılmasıdır.

Lobicilik Çeşitleri

  • Doğrudan Lobicilik
  • Dolaylı Lobicilik
  • Kolektif Lobicilik
  • Amatör Lobicilik
  • Etnik Lobicilik
  • Wagner Tipi Lobicilik

Lobicilik Yöntemleri

En etkili lobicilik yöntemleri arasında hemşehricilik, hedef kitle ve yakın çevresiyle yakın ilişkiler kurma, dini inanışlar, bilgi sunma ile lobici ve lobi şirketinin ünü yer almaktadır. Lobicilik yöntemleri arasında şunlar da sıralanabilir:

  • Yemek toplantıları
  • Medya kanalları açma
  • Karar mercisinde bulunanlara para verme
  • Ünlü kullanımı
  • Finansal destek sağlama

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.