Osmanlı Tarihi

Beşik Ulemalığı Nedir?

Osmanlı Devleti’ni yıkıma sürükleyen dini, ekonomik, siyasi ve toplumsal birçok sebebi arka arkaya sıralayabilir ve bu sebepler hakkında literatür niteliğinde eserler çıkartabiliriz. Şahsım adına Osmanlı Devleti’nin yıkılmasında en büyük rol üstlenen olgu Beşik ulemalığıdır. Beşik ulemalığı nedir?

Beşik ulemalığı kısaca “alimin oğlu alimdir” sözünü düstur edinmiş bir terim ve inanışın genel adıdır. Osmanlı döneminde görev yapan veya yapmış tüm sadrazam, vezir, Şeyhülislam ve kazasker gibi üst düzey; nazaran daha küçük çapta devlet görevlisi, memur gibi sistemin en küçük parçalarının zamanla bozulmasında Beşik ulemalığının oynadığı rol epey büyüktür.

Beşik ulemalığı, her ne olursa olsun, bir devlet görevlisinin oğlunun tıpkı babası ya da dedesi gibi, doğuştan üstün olması demekti. Osmanlı Devleti‘nin son zamanlarında kendisine yer edinen bu sistem hak edenin, işin ehli olanın başa geçtiği liyakat sistemine karşıtlığın ilk açık ifadesi konumundaydı.

Göreve gelen kişiler, sadece doğuştan elde ettiği bir takım üstünlük ve ayrıcalıkla kurum ve sistemleri yönetmeye başlıyor bu ise kurum ve sistemlerin işlevsizleşmesine, bozulmasına ve yozlaşmasına sebep oluyordu.

Meritokratik bir düzen ve işleyişten mahrum olan Osmanlı bürokrasisi, ilerleyen süreçlerde kendisini, içinde bulunduğu büyük bataklıktan kurtaramamış ve dağılmanın akabinde Osmanlı parçalanma sürecine girmiştir. Bürokraside o zamana kadar örneklerinin istisna olduğu yolsuzluk ve rüşvet gibi gayrimeşru birçok usulsüzlük de görülmeye başlamıştır.

Beşik ulemalığı, sistemin en küçük parçalarından en tepesine kadar, tüm zincirlerde yer edinmiş ve aynı zamanda bu kötü gidişatı kimse değiştirmek istememişti. Yapılan ıslahatlar, reformlar ve iyileştirmelerin hepsi işin görünen kısmına yani ekonomiye ve askeriyeye idi. Halbuki sistemin aksamasına yol açan en önemli eksiklik, kurumların verimliliğini sağlamakla mükellef görevlilerin çoğu zaman kabiliyetsiz ve ekseriyetle hak edildiği düşünülen mevkilerde olmasından kaynaklanıyordu.

Bir kurum ve makama gelen kişiler, öncekinden farklı olarak hiçbir şey yapmıyor ve sadece dizginleri eline alıyordu. Görünüşte ve işleyişte hiçbir fark yaratmayan bu insanlar, Osmanlı’nın sonunu hazırlayan en önemli unsurların başında geliyordu.

İmparatorluğun sınırlarının gün geçtikçe daralması ve başarısılıkların ardı ardına gelmesi tesadüf değil; aksine bilinçli bir şekilde yürütülen hatanın tezahürü sonucunda gelişen üzücü olaylardı. Bu hatanın ilk kez farkına varan kişilerin başında ise Koçi Bey geliyordu. Koçi Bey, ünlü Koçi Beyi Risalesi‘nde devletin kurumlarında yozlaşmanın inanılmaz derecede fazla olduğunu, liyakat sisteminin büyük bir zedelenmeye uğradığını ve çeşitli mevkilerde görev yapan memurların pek çoğunun vasıfsız ve o görevle alakasız kişiler olduğunu ifade eden, toplamda iki farklı risaleyi dönemin padişahları IV. Murat ve Sultan İbrahim’e sunmuştur.

Kısaca Beşik ulemalığı ihtişamlı bir imparatorluğun çöküşünü hazırlayan, en önemli sorunların başında yer alıyordu. İmparatorluk göz göre göre, her geçen gün biraz daha fazla eriyor ve sona bir adım daha yaklaşıyordu. Sorun aynı zamanda Enderun Mektepleri‘nin bozulması ve Liyakat Usulünün terk edilmesine de doğrudan zarar veren bir sorundu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.